14 Haziran 2025 Cumartesi

sen ne öneriyorsun yani sen ne öneriyorsun?

insanlık ve yoldaş türleri olarak hep beraber yaşayıp gitmemiz için gerekli üretime çoğumuzun katkı koymadığı açık olduğuna göre, çoğumuzun yaptığı çoğu işin aslında yaşayıp gitmemize pek bir katkısı olmadığı açık olduğuna göre (graeber'in "yalandan meslekler" söylemine atıf yapıyorum yani), ama yine de yaşayıp gittiğimiz de görüldüğüne göre, esasında faydalı emek ile toplam emek arasındaki makasın epey açıldığını tespit edersek, yapay zekanın işlerimizi elimizden almasından korkmayı bırakarak zaten çoktan fiilen işsiz, yani üretimsiz olduğumuzu, üretimin parodisi üzerinden sanki çalışmaya dayalı bir toplum kurgusu içindeymişiz gibi yaptığımızı teslim edip, durumcuların hayal ettiği otomasyon ütopyasındaki gibi yeni bir paylaşım düzeni, yeni bir toplum sözleşmesi savunmamız gerektiğini söylüyorum ben de. bir evrensel temel gelirin herkese sağlanması, bu temel gelirin insan saygınlığını korur bir düzeyde olması, çalışıp bir değer üretmeyi becerenlerin ise bu gelirin üzerine daha fazlasını koyması için alan sağlanmasından bahsediyorum. 

akademisyenler olarak, toplumca talep edilmeyen bir takım mesleklerin eğitimini, öğrenmeyi talep etmeyen motivasyonsuz bir öğrenci güruhunu, çalışmayan bir bilimin ürünlerini sunup durmaya çalıştığımız parodi alanları geride bırakıp emekli olmamız gerektiğini söylüyorum. 

ha, mimarlık yapabilen varsa yapsın, pratiğin mimarlığın akademisiyle ilgisi kaldı mı? 100 mimarlık okulu yerine 10 tanesinin mevcut talebi karşılayacağı görülüyor. kimsenin de göstermelik bir meslek sahibi olması aslında gerekmiyor. bir kenardaki küçük bahçemizle ilgilenmek yapıp yapabileceğimiz en anlamlı ve doyurucu iş.

bunlar böylece açık. ama biz parodimize dönelim şimdi, yazılarımızı bitirelim, kuramsal ürünlerle toplumsal farkındalığa ve güncel tartışmalara lüzumlu müdahalelerimizi yapalım. tarihleri tarihlere not düşelim. lisansüstü öğrencilerinin kemirip çiğneyip tezlerine yapıştırabilecekleri malzemeye katkı koyalım. onlar da diplomalarını alsınlar. kullanmayacakları eleştirel düşünce ve okuyup yazma kapasiteleri edinsinler. kimseyle paylaşamadıkları farkındalıkları olsun hayatta. yaşayıp gidelim. herhalde bu da kenardaki bahçeyle ilgilenmekten çok farklı değil.

Hiç yorum yok: