21 Aralık 2019 Cumartesi

in girum imus nocte et consumimur igni

tasarım eğitimiyle ilgili bir seri paket gireceğim, düşünce çizgisinin anlarını işaretleyecek. o kadar basit işte. sonra onun yerine ne kadar geri sarsam onu düşünmeye başlıyorum. neden mimar olmuşum? neden akademideydim? neden tüm çabalar böyle sonuçsuz? bu inat.. bu açıklanmaz süreklilik.. insan neye çarpsa onla ilgileniyor, orda çırpınıyor, o an bir parça köpük saçılıyor, bir yere izi çıkıyor.. o kadar işte. açıklamalar yerine anlamsız öyküler birikiyor. sonradan baktığında hiç bir yere oturtamadığın tuhaf, çapraşık anlam bulutları... "oha! varoluşsal krize bak" diyeceğim ama zaten o süreğen krizin arasında bazı yanılsama periyotlarında sanki bir takım şeyler bir yerlere oturuyor gibi gelip geçiveriyor. sürüp giden ise hep o tuhaf ve kaba uygunsuzluk... ve bu süreçte değişen şeyler de var: yorgunluk gittikçe artıyor.

şöyle bir baktım da önceki entry'lere.. son 4 yıldır krizden, anlamsızlıktan başka bir ifade aramamışım burada.. beni doktorayı bitirememek bir rayda tutuyormuş belki... dünyayı bitmeyen doktoralar kurtaracak.

19 Eylül 2019 Perşembe

altın orta demezsin değil mi?

tasarım eğitimiyle ilgili en önemli konu tasarım eğitiminin tasarım eğitimi olmaması. ya da olması. ya da olma düzeyi. son derece kontrollü ve biçimlendirici stüdyolar hızlı güzergahlar kuruyor. kontrolsüz ve gevşek stüdyolar alan açıyor ama elekten de kaçırıyor. mesleki trikleri kazandıran güzergahlar herkesi yakalayıp bir vasata çekerken mesleğe teğet geçen ama alanı zenginleştiren anlayış mesleğin gündemini etkilemeyi şansa bırakıyor. eğer kutuplar bunlar olsa, o zaman tasarım eğitimi olmayası.

26 Ağustos 2019 Pazartesi

tasarım eğitimi diye bir şey var mı?

yani efendim burda asıl öğrencinin şeysi değil mi? ya da yani okul bişeyler şeyetse de o dehanın, yani tasarımcı olup kendini gündeme yerleştirenlerin kim olacağını pek de tarif edemeyecektir değil mi? yani sonuçta Bauhaus'u hep ustalar şeyetti sonuçta ama Bauhaus usta şeyetmedi sonuçta değil mi? açıkçası bu ustaların pek çoğu formel bir eğitim almamışlardı açıkçası, çünkü açıkçası öyle bir eğitim de yoktu, yani açıkçası vardıysa da açıkçası bu ustaların içinde hareket ettiği yeni paradigmayı tatbik etmiyorlardı, sonuçta ustalar okulsuzdu ya da açıkçası okulsuz sayılırlardı. ortam ve deha, değil mi? o zaman tasarım hocası ne yapmaktadır?

bunun gibi bilinen soruların esasında bilinen yanıtları da var. tasarım eğitimi vardır, farklı tür ve tavırları mevcuttur, öğrenciyi çok geliştireni az geliştireni yani iyisi ve zayıfı vardır... ve aslında, açıkçası, sonuç üzerinde öğrenciden de çok hocalar grubu ve öğrenme ortamı etkindir. bunlar böyledir.

ama dahası vardır, öğrencinin kültürel sermayesi, motivasyonu, adanması ve yatkınlıkları, mezunun bağlantıları ya da bağlantı kurma becerisi, şans, meslek pratiği ortamı ve dönem, bunlar da kimin daha meşhur, kimin daha gözönünde, kimin daha üretken, kimin daha olumlu anlamda üretken olacağını belirler.  o da öyle.

tabii ki iyi hoca, iyi öğrenciyle buluştuğunda sonucun daha iyi olma ihtimali yükselir. ama bu kişinin meslek pratiğine dönük becerileri ve yatkınlıkları daha sonra ayrıca sınanacaktır...


bu iyi bilinenleri bir kusalım, kenara koyalım. şöyle şöyle soruları da hatırlayalım, onlar da kenarda dursun: iyi hoca olmadan tasarım eğitimi olur mu? tasarım eğitimi ideal bir öğrencinin dışındakilerle ne yapacak, nasıl yapacak?

şimdi ama, açıkçası, dönüp tekrar sormanın da zamanıdır: tasarım eğitimi diye bir şey var mı? ve tasarım eğitimi tasarım eğitimi olmalı mı?

1 Mayıs 2019 Çarşamba

4. sene-i devriyesi

سنهٔ دوریه‏ yazılırmış.
bu güzel bahar günü...