16 Aralık 2010 Perşembe

sol tarafa doğru tasarımcı, onun sağında mühendis

burada yine karşıma çıkan şu ikilikle ilgili not almadan edemedim:
bir uçta sanatçının, öbür uçta yöntemli akademikin yer aldığı bir öyküleme türleri skalası var. konferansın teması da bu skalayı gözler önüne serecek bir çeşitlilik davet etmiş buraya.

akademikten sanatçıya soru geliyor: "but how do you verify it?" soru anlaşılmıyor elbette. "verify" ha? soruyu yeniden formüle ediyor: "peki bu yüzey imajlarda mimari bir boyuta ölçekleniyor, büyük bir açıklık geçiyor, ama bu mümkün mü, yani animasyonda bıngıl bıngıl oynayan 3D modeli hangi kabullerle yaptınız [tabi ki kağıttan modelin davranışını andıracak şekilde yaptılar] ve mimari ölçekte de böyle mi davranıyor?" soru galiba yine anlaşılmıyor. yine de bir cevap çıkıyor: "öğrencilerime bilgisayar modelinin davranışının gerçeğine uygun olması gerektiğini söylüyorum ["öğrencilerim yaptı bu modeli" diyor, yani öğrenciler bi şekilde yapıyorlar. tanıdık geldi.], inşaat için iki mühendisle çalışıyoruz, ayrıca bu yüzey kıyafet olarak da giyilebiliyor." [!! hafifliğe bak!] bir diğer sanatçı: "this theory comes from laws of physics" [nası? : çağrışımsal olarak.]

öyle görünüyor ki, sanatçıdan beklenen, güzel bir öykü işte. ilginç görsellere katılan güzel bir sözlü öykü. fizik kuramlarının terminolojisi ya da yapısı ile sözde-bilimsel bir anlatı da kurabilir. "fenomenolojik bir bahçe" ürettim de diyebilir. sorgulayan yok. zaten sorgulanabilecek şekilde kurgulanmış bir öykü de yok.

araştırmacıdan ise başka tür bir öykü bekleniyor. amaçlar>araçlar>metotlar>sonuçlar türünden bir akışı olan ve düşüncelerin birbirine anlaşılabilir, tartışılabilir, savunulabilir, reddedilebilir biçimde eklendiği bir öykü. bu öyküdeki bağlantılar çağırışımsal, temsili ya da ironik olamaz.

yukarıdaki iki düşünme tavrının farklı olduğunu inkar etmek zor. aynı skalada olabilirler, ikisi de mutlak doğruluk iddia edemiyor olabilir ama aynı değiller. "rasyonel" diye birşey var. idealize edilmiş tanımlarındaki talepleri karşılamıyor olabilir ve sanatçının düşünme tavrından özsel bir farkı olmayabilir, bir tür düşünmek yürekte, öbürü göklerde yeralıyor olmayabilir ama bu tanımlamaya gelmeyen rasyonelliği biz yine de uygulamalarında ayrımsayabiliyoruz. aklın tanımı ilahi bir akla / yasaya / düzene gönderme yapmayan dünyevi bir tanım olacak. geldik bilim felsefesinin çözüme kavuşmamış tartışmalarına? bunları daha önce biliyordum sanki. bir öykücü meselesi vardı. bıraktığım noktada öykülerin hepsi aynı düzlemdeydi. ama öyküler birbirinden farklıydı. bu fark üzerine yazmış önemli şahıslar vardı...

bu aralar çok oluyor bu. çok uzun ve aralıksız periyotlarla doktorayla ilgili konuları çalışıyorum. diğer konuları hatırlamak zaman alıyor. bir lafa giriyorum, "şöyle bişey yapıyordum şöyle biri vardı" diye. sonra farkediyorum ki devamını hatırlamıyorum. tuhaf oluyor ama vakit istiyorum. "ben bunu sonra hatırlarım o zaman devam edeyim" diye.. konuya başka yerden devam ediyorum, sonra hatırlıyorum. "ya o şey vardı ya o şöyle şöyleydi"..

Hiç yorum yok: