ilk akşam robert spahr'la kısaca konuşmuştuk, benimkine benzerlikleri olan işler yaptığından sözediyordu ikircikli bir alçakgönüllülükle. ben de ona bu grafik problemlerine ilk başta nasıl bir motivasyonla giriştiğimden ve bir zamanlar adbusters'ın bana ilham etmiş olduğu meme-generator fikrinden biraz bahsettimdi. asıl benzerlik ordaymış ama hiç de renk vermedi. benzerlik de denmez. sonuçta ben o fikri uygulamaya geçmedim. bugün onun sunumu vardı. evet teknik olarak özel bir şey yok gerçekten ama sonuçta meme-generator'daki hedeflerimden bazılarını gerçekleştirmiş, yol gösteriyor. duchamp referansı tavırdaki benzerliği açıklıyor. velhasıl internetten toplanan materyalle otomatik yeni görsel-metinsel öyküler kurmak ve dominant politik öykülerin altını oymak, ya da şiirler yazmakla ilgilenen varsa: robert spahr. [tabii spam-poetry gibilerinden bir janr oluşmuş durumda.]
miguel carvalhais'in oldukça teknik bir çalışması var. bir seri üretken sistemi sınıflandırmak için istatistiki yöntemler kullanıyorlar (multiple correspondance analysis! bu çok işe yarayan yöntemi ben de anlayabilsem keşke). benim de örneklerimi bir seri feature üzerinden alt gruplara sınıflandırabilmem gerekiyor. galiba bu konulara biraz girmem gerekecek. ama bu projeyi doktora sonrasına erteledim.
takao kobayashi'nin çalışması da benim için ilginçti zira problemini tanımlayışı benimkine çok benziyordu. yöntemlerde de benzerlik var. yaptığı şu, çizgisel biçimler üretebilen bir algoritma kullanıyor, milyonlarca şekil üretiyor. bir tarafta da bir sınıflandırma sistemini harfleri tanıyacak şekilde eğitiyor. bu sistem üretilen milyonlarca şeklin istenen harf olup olmadığını tespit ediyor. böylece otomatik olarak farklı fontlar üretiliyor. fena değil. ve benim uygulamaya çalıştığıma çok benziyor. esasında benim projelerim de şu haliyle üretilen alternatiflerin hedef imajlarla aynı sınıfta olup olmadığını ölçüyor. ve zaten kullandığım teknikler de hep klasifikasyon çalışmalarından alınma. tabi fikrin ilk uygulamaları benden de kobayashi'den de eski.
bugün de projelerimi şekillendirmek açısından çok verimli oldu. konferanstan yoruldum ama konsantrasyonum yüksek. dün plan projesiyle ilgili olarak vardığım kararları bozdum :] plan üretimini doktoraya dahil ediyorum. ve 3 boyutlu denemeyi sonraya atıyorum. mevcut binaların analizini de sonraya atıyorum. plan üretimi projesinin detaylarına girince de bir takım konuları baştan düşünmem gerekti. ama sanıyorum şimdi iyi oldu. bu sefer hakikaten başından sonuna nasıl gidileceği belli. yani bir sonraki detaylanma seviyesine gelinceye kadar :] metnimin taslağıyla ilgili de çalışma fırsatım oldu.
sonra da konferans bitti. hafif ve rahat bir konferanstı, herkes de rahat etti. eşikler yüksek değildi, çok çeşitli disiplinlerden katılanlar vardı, katılanların %40 kadarı daha önceden de gelmişti ve bu anlaşılabilir bişey. küçük ve ferah bir konferans, insanı germiyor ve herkesin kendine göre ilginç bulacağı en az 3-5 çalışma var. şimdi bunları buraya yazdım ama kapanışta herkes mikrofonu alıp üç beş kelime ederken aklıma söyleyecek hiçbişey gelmedi. yine de güzel bir aralık oldu benim için. 3-5 kişiyle tanıştım, bikaç tanesiyle wörkşop mörkşop yapabiliriz gibilerinden konuştuk hatta. eh.
ilginç bir detay: öğle yemeğinde enrica ve celestino'nun yanında oturdum. [konferansın düzenleyicisi olan akademikler.] bir ara celestino dedi ki "sizin itü'den bugüne kadar iki öğrenci gelip bana benim eş-yürütücüm olur musunuz dedi, ben de getirdikleri tüm kağıtları imzaladım, sonra ikisi de ortadan kayboldu hiç haber çıkmadı. ondan sonra yine sizden bir gurup öğrenci atölye çalışmasına geldi. materyalleri aldılar. sonra kayboldular. eh 3. bir öğrenci gelip yine eş-danışmanlık isteyince artık olmaz dedim." [!!] hm. ilginç. bu arada galiba sözü geçenlerin birini ben de tanıyorum. düşündüm bizde böyle bir iklim mi var hakikaten? benim de wörkşopa gidip doğru düzgün katılmadığım çok olmuştur. sonra delft'ten dönüşümde aylarca irtibat kurmayışım aklıma geldi :] neyse ki ben bildirimi paketleyip irtibatımı kurdum. yoksa genellemeye bir tuğla daha ekleyecektim mazallah.
17 Aralık 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder