stüdyonun ruhu çekildi gibi geliyor. aslında kötü gitmiyor. çocuklar kendilerini geliştiriyorlar. ama beni açmıyor işte. belki açsa siperden bu kadar çok kaçmam. bu stüdyo işinde bir adım ileri / yana atıyoruz ya da kendimiz yeni bişeyler öğreniyoruz hissini kaybediyorum. yine de çıkarılacak dersler var. yeni değiller. bir kere daha doğrulanmış eski kanılar.
presizyon tutmadı. daha çok birebir konuşma, daha net brief'ler ve daha bol örnek ve daha derli toplu lecture'lar olsa denebilir. o zaman da bildiğimiz stüdyo olurdu. gerçi onun da iyisini yapıp yapamayacağımız kuşkulu. zor bir iş. sonuçta başlangıçtaki kanım güçlendi sadece: 'presizyon' kelimesini 'deney'le yanyana anmamalı. stüdyonun enerjisi düştükçe düşüyor.
katılım falan da kalmadı harala gürele arasında... blog iflas etti. öğrenciler yurtdışından bir okulun birinci sınıf vidyosunu izlediler: "biz de böyle eylensek ya" yazmış biri. önceki yıllardaki tecrübelerimden sonra bundan daha üzücü bir yorum daha alamazdım.
çok çalışmaktalar ama ortaya sonuç çıkartamıyorlar. temelde tek iş üzerinden haftalarca çalışılıyor. ama bir günlük hızlı bir işte çıkacağı kadar ürün çıkıyor. öğrencinin gelişimi çok yavaş oluyor. tek iş yapmasak da aynı sürede 5 tane iş yapsak öğrencinin zihni mekansal-mimari konular açısından belki aynı düzeyde gelişecek, çünkü o her halükarda yavaş oluyor ama çok farklı denemeler yapmış olacak, farklı araçlara konulara el atacak, ilerde bu çeşitliliğin faydasını görecek.
bi de hep aynı konunun üstünde kalınca stüdyoda havamız değişemiyor. üzerimizde sıkıntılı bir hava birikiyor, temizlenmiyor. ve stüdyoda bir aylaklık bir işsizlik bir durgunluk başgösteriyor. bu tip işlerde sorun işin sonuç verip vermemesinde değil, ürünler her halükarda kabul edilebilir seviyelerde olacak. ama olan stüdyonun havasına oldu. stüdyo süngere döndü. içi boşaldı ve kurudu. eğlendiğimiz söylenemez evet.
24 Aralık 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder