12 Şubat 2009 Perşembe

attan inip eşeğe binenler | the ones, that come off the horse, for a donkey

... /... gelemeyen davet mektupları, karara bağlanamayan araştırma projeleri, ucuza harcanan atölye fikirleri, verilen dilekçeler, verilemeyen dilekçeler, yazılamayan çalışma planları, olunamayan konsantrasyonlar, bitirilemeyen/başlanamayan yazılar, birbiri ardından devrilen ilham verici kitaplar, iyi başlayan dersler, öğrenciler için hazırlanan güzel okuma-yazma paketleri, beklenmedik başarı yakalayan işler, başarıyla devredilen görevler, bulunamayan proje partnerleri .../...

hepsi birarada olup gidiyor...
aslında bir dert yok. aslında akıp gidiyor işte...
ama bir bozuluyorsun, bir toparlıyorsun.
daha doğrusu bazen fena bozuluyorsun; diğer insanlara; her başarının -en az- 1/3'ünü borçlu olduğun; yapmıyorlar diye, yapmalarını beklediğin şeyleri... belki de payları 1/3'ün çok üstünde. belki talihin rolü daha az. yarı yolda kalıyorsun(uz) işte.

ve işlerin hiçbiri asla bitemediği için, herşey orta vadelere yayıldığı için, sürekli bir gerilimli bekleyiş.

... /... un-coming letters of invitations, un-decidable research projects, good ideas turned over cheap, submitted petitions, unsubmittable petitions, un-writable research plans, unattainable concentrations, unfinished/unstarted texts, inspiring books that are one by one read, courses that are well commenced, good reading-writing packages that are prepared for students, affairs that attained unexpected success, unfound project partners .../...

they are all going together...
actually, there is no problem. it flows itself...
but you're once damaged, and once restored.
better said, sometimes you are badly ruined; by the others; whom you owe -at least- 1/3 of every success; 'cause they don't do, what you expect from them... perhaps their share is much more than 1/3. perhaps luck has a smaller percentage...
hence you remain on half way.


and for nothing is ever finished, for everything is spread out onto medium-term, a constant and tense expectance.

Hiç yorum yok: