Bunları biri okuyor ve üzerine düşünüyor olsaydı muhakkak şöyle diyecekti bu noktada: "Ama şimdi bir çelişkiye düşmediniz mi? Şu girdide bilginin kendi adına araştırıldığı bir otonomiyi savundunuz, sonra şu girdide faydasız araştırmanın sonlandırılması gerektiğinden dem vurdunuz, bu açık bir çelişki değil mi?"
Ben de ona şöyle yanıt vermeliydim: "İlk anda öyle görünse de faydadan ziyade çalışmasına vurgu yapığımı hatırlatmak isterim. Çalışmasının ne ve nasıl olduğu konusunun daha detayda irdelenmesi, dekonstrüksiyonu gereken bir çelişki ve elbette bir fatalite inşası peşinde olmanın yanında, aslında bilimin bugününe dair görece ilginç noktalara temas etme derdim olduğunu ortaya koyar."
Ve bu andan sonra sandalyeme kurulur, kendi attığım taşları kuyudan çıkarıp alimane bir emekle toplu iğnenin başına dizmek üzere çalışmaya koyulurdum. İşte size kuramcı akademinin mini dizisi.
Çalışma edimine işaret etmek için masayı değil de sandalyeyi tercih etmem de boşa değil. (Esasında metonimi kelimesini kullanmak için iyi bir fırsattı ama modası geçmiş tabirler işte..) Masa öyle ya da böyle üzerinde bir şeyler olduğu imasını taşıyor. Sandalyeninse tek işaret ettiği, üzerine yerleşen toto.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder