14 Haziran 2025 Cumartesi

Fayda

Değinilmesi gereken çok şey var. Ama değinilmesinin gerekli olması hep bu şeylerin değinmeye bir şekilde değdiği varsayımına dayanıyor. Nasıl olacak da değecek? Yoksa siz değinebiliyorsunuz, herşeyin tarihi yazılabiliyor sonuçta. Boşuna girişilmiş, bir sonuca varmamış, arzulanan hedeflere erişmemiş herşeyin de tarihi yazılabiliyor. Ve yazılıyor. İşimiz de çoğunlukla "yeni"yi ortaya koymak, ya da çağırmaktan çok bu kadük olmuşların tarihlerini yazmaya dönüyor günün sonunda; hiç buna niyet etmesek de.

Akademi kurgu gereği müsrif tabii, onu teslim etmek lazım. "Katı" bilimlerin dahi müsrif olması gerekiyor, çünkü o gerçekliğin nereden çıkıp da kendini dayatacağını tahmin edemiyoruz. Akıl, insani beklentiler ve "halk bilimleri"yle gerçeğin kendini ifade etme tarzlarının ayrışması 20. yy Fiziğinin de tarihi. Yine de o fenomenin açığa çıkmasını sağlamak gerekiyor, nereden ve nasıl çıkacağını tam bilmediğiniz halde. Ya da tam olarak ne bulacağınızı önceden bilmeden araştırmanız gerekebiliyor. Yani verili bir öngörünün sınanması dışında kalan durumlarda, ki çoğunlukla durum bu. Ya da bir kuramsal öngörü gelişmiş olduğunda da pek çok alternatif arasında hangisinin ifade bulacağını denemek gerekiyor ve ama bu ifadelerin bizi şaşırttığı durumlarda bilim daha fazla ilerliyor falan filan. Yani araştırmaların çoğu bir gün güncellenmek, aşılmak yahut boşa gitmek üzere yapılıyor, "gerçek" bilimlerde bile. 

Ama bir de bir ifadenin pek beklenmediği, ya da ifadenin toplumsal dönüşüm türünden, karmaşık, uzun erimli olduğu, ya da ifadenin ölçülemediği, tam olarak tespit edilemediği, gerçekleşip gerçekleşmediğinin tam olarak ortaya konamadığı, ya da zaten asla tam olarak gerçekleşmediği alanlarda, "çalışması"nı nasıl sınayacaksınız? 

Bu boşluğu umut ilkesi, ideolojik düsturlar, topluluk tabuları vb. doldurduğunda akademiyle aktivizmin dokusu giderek benzeşmeye başlıyor. Aktivizmde bir sorun yok, iyi bir şey. Sonuçta tüm bu akademik işler bir fayda, bir yaratım, bir güzellik için yapılmıyor mu? Aktivizm de bunun bir varyantı işte.

Alternatif, efendim işte piyasa ekonomisine katkı üzerinden fayda sağlamaksa, insan tabii ki neye nasıl katkı sağlayacağını kendi seçmek istiyor.

Ama nasıl sınayacaksınız? Faydayı? Genelde biz, "iyiler" olduğumuz için, iyi birşeyler yapmaya çalıştığımız, en azından denediğimiz konusunda birbirimizi temin etmemiz gerekiyor. Ama birbirimize ya da kendimize inanabiliyor muyuz? Çalışmasını ölçemediğiniz yerlerde ortamın dokusu gevşemeye başlıyor. Bir tarafta ölçebilecekleri zannıyla kendini sözde-pozitivizmlere kaptıranlar, beri yanda elele geleceği kurmaya doyamayanlar, diğer yanda iyilikleri tükenmez bir kaynaktan yenilenenler derken, asıl işimiz, yani eğitim de olmasa darmadağın olacağız tümden. (Sorun şu ki, eğitimin başarısını da ölçemiyoruz).


Hiç yorum yok: