15 Nisan 2011 Cuma

bilmediklerimiz beceremediklerimiz

stüdyoda bu sefer bu grup başından sonuna bir mekanı-biçimi önce 1. ölçüp biçip çizip 2. katı model olarak üretip, 3. sonra ordan bilgisayar modeline, 4. sonra ordan tekrar katı modele, 5. sonra alınan geri besleme ile yüzey kaplamasını üçgenlemesini dörtgenlemesini tekrar düzenleyerek final ürüne gidecek kesintisiz bir workflow içinde deneyimlesinler, sonra seneye hizmete girmesi umulan cnc kesici, 3b yazıcı ve oyucu ne işe yarayacak nasıl kullanılacak bir fikirleri olsun, kimse onlara tutup kullanın demeyecek ama onlar gitsinler kendileri kullanmayı akıl etsinler ve kullanacakları aracı programları şimdiden öğrensinler diye, aracı program dediğim de bir otoket bir de modelleme programı o kadar, önce dönem başında bir darbe ile engellenen bu girişimi sessiz sedasız tekrar dönem programının içine ben enjekte ederek sonra grubu o büyük peri bacasına doğru neredeyse zorla çekiştirmeye çalışırken talihin de yardım etmesi orada ölçülerimizi almakla en zor aşamayı tamamlayıp daha sonra konuyla bu prosedür arasında doğal biçimde kurulan paralellikler üzerinden işin geliştirilmesi ve bu sefer bu işi başından sonuna kadar bütünüyle yapacağız yalapşap yalandan değil doğru düzgün görüp deneyip anlayacaklar umutluyum tamam doktorayı falan siktret bari şu sikindirik şu dandik şu esasında zaten yapıyor olmamız gereken şu prosedürü nedir o yani eli yüzü düzgün gelişmiş bir 3d modelleme rendering animasyon (skripting) [MRA(s)] paketinin tasarımcıya sunduğu olanakları görmek anlamaktır, sonra böyle bir seri araç kullanarak bir dijital üretim prosedürünün en basit halini deneyimlemektir, cad'dir cam'dir yahu hakikaten daha ötesi değil mesleğin artık çekirdeğine yerleşen, heryerde hazır ve nazır olan, tüm dünyada ve ülkemizin ofislerinde an be an kullanılmakta olan, gelişip durmaya ara vermeyen ve bundan sonra hep kullanılması gerekecek şu araçların bir kesintisiz işakışı içinde ve başarılı bir sonuca ulaşarak öyle yalandan değil bu sefer hakikaten bitirilmiş yahu hadi daha yoğun bir entelektüel program talep etmek salyangoz satmaktı ("yok canım çok önemli tabi tabi öyle yapmak lazım çok di mi öyle öyle tabi muhakkak yapıcaz mimarlık konuları") bu da mı salyangoz satmaktı? bu da mı ya?

talihin yardımıyla işin nerdeyse yarısına gelmiştik, tabi kendimi 70 kişiden hırsızlamasına bişey saklarmış gibi hissetmekteydim ama anlatılamayınca da anlatılamıyor arkadaş, anlatılamıyor öyle sözle, ağızdan çıkan sözle anlatılmıyor bazı şeyler, yaşayıp görmek gerekiyor, ben de kendimi böyle tutup sürüklermiş gibi hissetmeme rağmen daha sonra haftanın bir gününü neredeyse ele geçirerek.. sonuca çok yakındık.. büyük bir başarı mı olacaktı? hayır, basit bir dijital üretim süreci olacaktı. ama böyle birşeyin yapılabilmiş olması bizim ortamımızda başarı olacaktı. çünkü daha önce hiç başaramadık. daha önce bilmediğimizden başaramadık. süreci baştan sona tarifleyemediğimizden başaramadık. ama herşey şimdi adım adım tamamdı. her adımı çalışmıştım. eksik gedik yoktu. sadece zaman ve konsantrasyon lazımdı ve o da stüdyoda temin edilebilirdi. ama bir karşı devrim ile cuma günlerinin her zamanki geyiklerimiz için işgal edilmesi ne de olsa onlar da mimarlık konularıdır yapacak bişey yok önemli o da önemli zaten kendini böyle herkese ve yardımcı olmaya çalıştıklarına bile karşı hareket ediyormuş gibi hissetmek. zaten bir yıl kısa bir süre değil mi. her zaman herşey başarılacak diye bişey de yok. zaten sinerji diye bir kavram vardı değil mi. böyle geyikten sandığın tabirlerin doğruluğunu öğrenedurmakmış gibi zaten. bi film izledik de etkisinde kaldım herhalde. ama onların durumu daha ciddiydi. benimki böyle sikindirik meseleler. ama napıcaksınız doktoramı yapmıyorum bunlarla uğraşıyorum, projem bekliyor el atamıyorum ama haftanın 12-15 saatini o stüdyoda öğrenciler ve yürütücülerle adeta boğuşarak geçiriyorum, dersin hazırlığı organizasyonu için de en azından 3-5 saat harcıyorum, ve uzun bir stüdyo gününün ardından kafamı toparlayıp yorgunluğumu atmak bile geceler alıyor, ona da geceler geceler harcıyorum. o zaman önemli oluyor işte. bu skindirik şeyler o zaman önemli oluyor.

ve de değildi yani. birinci sınıfın konusuydu bunlar. ileri konular değildi. sadece meraklı olanların uğraşacağı kısmı değildi. artık hepsinin bilmesi gereken tekniklerdi. %20sinin merak ederek öğreneceği konular değil, %80'inin öğrenmesi icap eden. elişi değil artık. o da güzel. seviyoruz yapalım yapıyoruz. ama bu yeni araçlar zaman istiyor. uğraşmak istiyor. yoğun prosedürleri var. öğrenmek gerekiyor. ve karşılığını veriyorlar. bu araçlara bir bulaşan bir daha eski işakışına dönmek istemiyor. eski işakışının keyifli bileşenlerini alıp yeni işakışları içine yerleştiriyoruz daha ziyade. bunu anlamak lazım.

stüdyoda, insan. ilk başlarda. hep neleri bildiğini görmeye çalışıyor. ne kadar çok bildiğini görmekle ve hatta belki göstermekle dertleniyor. zamanla ise. ne bilmediğini görmenin önemini idrak ediyor. stüdyo insana ikisini de çok iyi gösteriyor. bildiklerini de bilmediklerini de. bildiklerini görmek bir kendine güven veriyor tabii, orası öyle. ama bilinenler hep eskiyor. unutuluyor. yıpranıyor. bilmediklerini farketmek çok daha önemli gibi geliyor bana. o gözle bakmak lazım. ama herkes öyle bakmıyor.

mesela gelişmiş bir MRA(S) paketinin faydasını ve faydasızlığını güzelliğini ve çirkinliğini herkes anlayamıyor. böyle bir paketi iyi kullanmayı öğrenmenin nasıl bir prosedür olduğunu anlayamıyorlar. ne kadar zaman gerektirdiğini de.. böyle araçların tasarlama faaliyetinin nerelerine ekleneceğini.. eski araçların yeni işakışlarında nasıl bir yeri olacağını..

ha ne yaptık onun yerine? mimarlık.
süreci yarıda bıraktık. başka işe geçtik. çünkü telaşlananlar oldu. çünkü bizim mimari çözüme ulaşmamız çazımdı. heralde lazımdı. bildiğin vaziyet planı kat planı kesiti ve maketiyle mimarlık. o da iyi. o konuda eksiklerimiz kaldığı açıktı. ama iş geldi geldi geldi oluyordu kapadokyaydı mağaraydı CAD-CAM'di grottoydu sonunu görecektik derken birden kendimizi istanbul'da karma işlevli yapı'yı neredeyse 6 çizim + 1 kavram paftası ile teslim edecekken ve cuma sohbetleri yaparken buluşumuz.
neye uğradığını şaşırmak. belki de zorla da olsa çekiştirmeye devam etmeliydim. belki bazen skindirik konularda bile kavga etmek gerekiyor? yok. etmemek gerekiyor. skindirik konularda kavga etmemek insanları üzmemek daha iyi. hırslı bi insan mıyım acaba ben?

Hiç yorum yok: