15 Nisan 2011 Cuma

acemi, ileri-acemi, yetkin, uzman, usta, vizyoner

şu aralar bryan lawson ve kees dorst'un birlikte yazdıkları "design expertise" adlı kitabı okumaktayım. tasarımda uzmanlığın yerini tespit etmeye çalışırken bilgi meselesine de değinmiş oluyorlar. kitabın bir yerinde tasarıma yeni adım atan öğrencilerin [novice] kural-tabanlı bir üretme tavrı içine girdiklerinden ve durum-tabanlı bir düşünmeye geçmenin daha ileri bir aşama olduğundan bahsediyor [advanced beginner]. insan ilk başta bu fikri yadırgıyor. ama sonra örnekleriyle düşününce bir doğruluk payı taşıdığını görüyorsunuz.

diyelim ki stüdyoda sezonun başlarında bir işin tesliminde bir şablon ya da kağıt boyutu dayatmışsınız, sonra yılın sonu gelmiş ve artık formatı serbest bırakmışsınız, teslimlerde bir bakıyorsunuz öğrencilerin bir kısmı yıl boyunca verilen şablon ve boyutlar arasında dolanmaya devam ediyorlar. bu, daha önemli hususlarda da gerçekleşiyor. bitirme ödevi düzeyine gelmiş öğrenciler -artık hangi stüdyoda edindilerse o inancı- bir tasarıma başlarken şunun bunun yapılmış olması gerektiğine inanmış geliyorlar, ama o spesifik durumda pek de yeri yok o işlemin ya da stratejinin.

yürekli de mealen şöyle söylerdi, bir 'kural'ı ya da prosedürü öğrenciye bir kere dayatırsanız, daha sonra o öğrencinin her durum için o duruma özgü yanıtlar bulması gerektiğini anlamasını sağlamak, yani kuralların katılığını yumuşatıp durum-tabanlı düşünmeye geçmesini sağlamak epey zorlaşıyor. tasarım eğitiminde bu kural-tabanlı stratejileri en baştan minimum düzeyde tutmak lazım. şablonlar, kurallar, genelgeçer kalıplar olduğu hissettirilen stratejiler sonuçta öğrencinin tasarım alanında gelişmesini engelleyici katmanlar oluşturmaya başlıyorlar ve bunları ortadan kaldırmak hakikaten deveyi hendekten atlatmak gibi, öğrenci de çok inatçı bir hayvana dönüşüyor.

ama mesela modelleme öğreneceksiniz, orada işler başka. orda da her bir işi yapmak için bir sürü farklı aplikasyon ve bir sürü farklı strateji var. ama çoğu durumda bir nesneyi modellemek işi bir tasarım problemi değil. en az bir prosedürü iyi öğrenmek çoğu durumda yeterli. ve o prosedür adım adım yapılarak öğreniliyor. araba kullanmayı öğrenmek gibi belki. modelleme ya da grafik programlarını öğrenirken kural-tabanlı düşünmek bir sorun oluşturmadığı gibi gerekli de.

o araçları uzman düzeyinde kullanmaya başladıktan sonra onları kullanarak tasarlamak başka bir etkinlik. bu ayrımı anlamak önemli gibi geliyor bana. o arabayı alıp seyahate çıkabilirsiniz artık. kullandığınızı farketmezsiniz bile. bu hale dreyfus uzmanlık demiş [bu dreyfus'u yapay zekaya kuşkuyla yaklaşan ve epey de etkili olan bir kitabından ötürü yapay zekacılar hiç sevmiyor bu arada, o da onları sevmiyor olabilir], yani bir alanda, bir takım stratejileri uyguladığını farketmeden, akıcı bir biçimde iş görebilme durumu. dreyfus'un bir sonraki aşaması ustalık. usta artık stratejileri de sorgulayabilir halde imiş. son aşamaya vizyoner'i yerleştirmiş. [aslında bu aşamaların katı bir zamansal ardışıklık içinde birbirini takip etmesi gerekmiyor, okuldan çıktığı gibi vizyoner olanlar çoğunlukta artık, ilerleyen yaşlarda vizyonere dönüşmek daha zor ve bizim öğrencilerin bazıları bile (yetkin değiller, uzman değiller ama) ustanın sorgulayıcılığına sahipler.]

Hiç yorum yok: