Evet, blogu açtım yeniden. Mimarlık akademisiyle ilgili bir seri posta yazacağım. O kadar. Ama elbette bu söz de vaatte kalmak üzere sarfedilmiş..
Uzun bir arada yazılacaklar birikiyor; yazma motivasyonu artmasa da. Yazılacakların önem hissi yazma hevesiyle beraber çöküyor.
Gereksiz edebileştirmelerden kaçınmak istenirse de, yanından etrafından dolaşarak falan, artık nasıl oluyorsa, bir ifade bulmak lazım. Yani, düzünden kolayca söylenebilecek hususlara etrafından dolanma yolları icat etmek..
Bu da benim suçum değil, hiçbiri benim suçum değil. Dinleyenler etrafından, yavaş yavaş, çaktırmadan dolanmaksızın hazmetmeyi kabullenebileymiş.. Hiçbiri benim suçum değil ve hepsi parodi.
Yazacağım, neyse ne! Elçiye zeval olmaz.. Ya da, yazacağımı vadedeceğim, belki yazacağım da.
Dünyayı kurtarmak için değil. Mimarlık akademisi için bir yer yön bulduğumdan da değil. Aklıma takıldığı için sadece. Mimarlık akademisi çok kıymetli, öylesine vazgeçilmez olduğundan da değil, söylememe gerek yok. Hepsinin sadece bir tarihi olduğu ve kendine bir tarih bulan herşey gerekli gereksiz anlatıldığı için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder