Örneğin, mimarlık akademisinin belli başlı bölgeleri, birimleri, alt alanları gözönüne alındığında, bu alanların, diyelim ki doğanın düzenini, canlı bedenlerin işleyişini ya da teknolojik cihazların çalışmasını odağa alan diğer bazı bilim alanları yanında bir bilim parodisinden, ya da hatta Feynman'dan başlayıp Dennett dolayımıyla bize ulaşan bir şakaya göre, bir "kargo kültü"nden ibaret olduğunu biri mi söyleyecekmiş? Ben miymişim bu kişi? Bu mümkün olabilir mi? Böyle bir şey söyleyebilir miyim?
Elbette böyle bir şey söyleyemem, bu büyük bir iddia olur. Söylersem sonra bu saçma savı bir akademik özen uyarınca desteklemek zorunda da kalırım. Ama böyle savlar, hani Turing'in Tezi gibi, kanıtlamaya ya da desteklemeye çalışmayacağınız üst ölçek anlatılar olsa gerek. Bir ortaya atsanız böyle görüşleri, ondan sonra kuram teknikleriyle gerçekten savunabilir, delillendirebilir misiniz?
Esasında bu tür konular üzerine, oturduğunuz sandalyeden üfürmek kolay olur ama diyelim ki karşınıza aldığınız yavan ve yüzeysel bir takım toplumsal klişelerle, Uğur Tanyeli'nin sevdiği tabirle ve kendisinin de sıklıkla kaçınamadığı gibi, bir "gölge boksuna" giriştiniz; böyle bir senaryonun sınırları içinde hala belki meşru sayılabilecek bu "sandalyeden" ve "kitaplararası" kuramcılık, eğer bir adım öteye geçip de empirik olarak desteklenip yanlışlanabilecek bir iddiayı üstlenme cüretine varırsa, artık efendim veri, gözlem ve deney ve daha neler neler olmadan, yani kuramla yetinmeyen ve kurama yenilmeyen bir toplum bilimleri araştırmasına girişmeden cümlenizi bağlayamazsınız değil mi? Ama bahsi geçen türde bir araştırma...
Böyle bir araştırmaya girişmenin anlamı ya da imkanı var mı? İşte mimarlığa has tikellikler biliminin merkezi sorunsalı. Buradan başlayabiliriz belki de. Başlayacak olsaydık yani. Belki biri bir gün bunlardan bahsedecek olursa. Olsaydı. Olacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder