8 Aralık 2012 Cumartesi

copy.deepcopy

peyki. bilgisayarı çökerttikten sonra bekleneceği gibi takıntılı bir zihin durumu içine girerek bilgisayara amansızca saldırdım. linux mint kurdum ki aslında bu da ubuntu, sadece desktop'u sevdiğimiz eski kullanışlı gnome'un işlevselliğini devam ettiriyor (hem ubuntu hem gnome gayet güzel çalışan bu arayüzü kenara bırakıp başka kulvarlara girdiler). çeşitli opsiyonlar arasından keyifli ve işler bir arayüz konfigüre etmek, keyfime göre düzenlemek, kullandığım program ve modülleri yüklemek, kullandığım datanın en önemli kısmını harici disklerden ve internetten yerlerine aktarmak derken epey bir zihin mesaisi harcadım. şimdi, benim bilgisayarımı çökertme sebebim gdb denen bir debugging aracını python'a ait detayları da rapor edecek şekilde kullanabilme arayışıydı. bu debugging aracına ihtiyacım vardı zira segfault'un nerede ortaya çıktığını anlayabilmem için python'un kendi debugging araçları yeterli gelmiyordu, terminalde çalışan bir debugger kullanmak gerekiyordu. hepsi çok makul. tabii ki öyle. peki kim bilir kaç gün, kaç saat ve kaç eblehleşme anı sonunda hangi noktadayım? kötü haber: başladığım noktadayım. iyi haber: ama zaten gelmek istediğim nokta tam olarak bu. ya da iyi haber: başladığım noktadayım. kötü haber: zaten bulunduğum yere gelmek için günlerdir çalıştım. hayır bir yere de gitmedim. hep burdaydım. bunda bir tuhaflık yok. bilgisayarlarla olan uzun imtihanımda bir kazanan bir kaybeden yok. sonuçta çözüm zaten baştan beri buracıkta. bir seferinde düğmesine basmak oluyor, bir seferinde belki kapatıp açmak. bazen misafir tamir kitiyle beraber geliyor, bazen de işte sadece herşeyin yolunda olduğunu idrak edip kaldığın yerden devam ediyorsun. bundan bir ders çıkartmak şart. bu bir masal kurgusu.

(hm.. demek copy.deepcopy.. şimdi mümkünse bu sorunu nasıl aşacağımı anlamak...)

Hiç yorum yok: