1. tasarım problemi ve süreci: tasarım alanı geniş ve az-tanımlı, tasarım süreçleri belirsiz ve "tasarım oyunları" modeline uymaktalar; parça-pinçik, süreci-dağınık, sınırları-belirsiz, üst-üste-düşmeli, zayıf-strüktürlü, özetle: genelde kötü-tanımlanmış, yer yer şeytani-tanımlanmış, az sayıda işlemde ise iyi-tanımlanmış. tez şu: tasarım alanındaki/süreçlerindeki bileşenlerin çoğunluğunda belirsizlik ya da kötü-tanımlanmışlık 'içkindir' (açıklayınız!!?). mimari tasarım gibi alanlarda işlevsel ve biçimsel işlemlerdeki karmaşıklıklığın ve belirsizliğin karşılığını bulduğu otomasyon süreçleri geliştirilmeli.
2. yapay zeka ve otomasyon: böyle bir problem çözme alanına karşılık gelen uygun tavırları insan tasarımcılar sergiliyorlar; ki bu tavırlar bütünü genelde "o güzel eski-moda yapay zeka" (GOFAI) yaklaşımlarıyla örtüşmüyor. temel sorun "kombinatoryal patlama" (biri bana boşluktan türkçe terminoloji göndersin). "arama" olarak tanımlanan problem çözme yaklaşımlarında parametrelerin sayısı arttıkça optimal çözümü bulmak için ihtiyaç duyulan süre ve hesaplama gücü imkanları kolaycana aşabiliyor. mecaz değil, miktarlar evrendeki parçacıkların sayısını aşıyor. eğer tasarıma, süreci, öğeleri ve sonucu iyi tanımlı bir problemmiş gibi yaklaşır ve algoritmik yöntemlerle optimum çözüme ulaşacağımızı varsayarsak yolumuz tıkanıyor. kendimizi ya problemi aşırı basitleştirirken buluyoruz ya da "oyuncak problemlerin" dolaylarını terkedemiyoruz.
3. yapay zekada yeni yaygınlaşan yaklaşımlar: evrimsel algoritmalar da bu tip sorunlara karşılık bulmak amacıyla ortaya atılan ve uygulamada gittikçe daha fazla yer bulan yaklaşımlardan biri. doğaları tam olarak matematiksel modellerle ifade edilmiş olmadığı için özellikleri bir miktar karanlık kalabiliyor bu yöntemlerin. matematikçi ve teorik mühendisler de biraz kıllanıyorlar böyle şeylerden. ama uygulamacı mühendisler pratik insanlar ve yeni yöntemler hızla yaygınlık kazanıyor. (sonra birileri oturup bunun teorik incelemelerini de yapıyor tabi.)
4. mimari tasarım otomasyonu: diyelim ki mimari tasarım alanını şöyle yapay alt alanlara ayırdık: a. kavramsal-idari-mali meseleler b. biçimsel ve işlevsel işlemler c. kenar işler [pizza servisi]. özellikle (a) maddesine, daha dar olarak da politik ve düşünsel tutumları da kapsayan kavramsal grubuna yönelik otomasyon "AI complete" dedikleri türden bir problem diye düşünüyorum. ancak yapay zeka kapasitesi bir insan tekinin temel kavramsal araç gerecinin kapasitesine ulaştığı gün çözülebilecek bir problem. (c) bendindeki öte beri işlemlerinin hakkını da ne yapsak ödeyemeyiz tabii ama işaret edip geçelim. benim çalışmam (b) maddesine odaklanıyor. öngörüm şu: tasarım alanının bir kısmını (b işlemleri) otomatize edecek tasarım sistemleri (sanal tasarımcılar) bu alanı hızla işgal edip tasarımcıyı da bir tasarım stratejisti ya da düşünürü noktasına indirgeyebilirler (a işlemleri).
5. pattern / örüntü: işlevsel ve biçimsel olan insanın dimağında çoğu zaman birbirinden ayrılmıyor. insan tasarımcıda çözüm önerileri genelde bir biçime bürünmüş olarak kaydediliyor gibi. bir çok zaman zihinde saklanan biçimler aynı anda hem tarzı hem de çözümü içeriyor. benim tariflediğim (ama daha buraya koymadığım) projede bu işlemler bazı noktalarda birarada, bazen ayrışabiliyorlar; ama rutin tasarım sürecinde de geçerli bu. işte bu biraraya gelişi 'örüntü' (pattern) tabiriyle karşılamaya çalışıyorum şimdilik. kurguda bu örüntüler tasarım süreci boyunca 'açınıyorlar'. her örüntü bütüncül bir çözüm önerisini potansiyeller olarak sunuyor. bu tasarım yaparken kağıda bir mekanı ifade edecek şekilde bir kutu çizdiğimiz ana karşılık geliyor. ya da problemi zihnimizde evirip çevirirken aklımıza hepsi de problemin çeşitli bileşenlerine yönelik bütüncül çözümler sunan bir seri kısmi-bina imgelerinin gelmesine... örüntü kelimesi tanımlı bir nesnenin ya da işlemin ortada bulunuş halini değil, tam olarak belirlenmemiş bir nesnel düzenleme fikrinin problem çözme halini/potansiyelini ifade ediyor. bu anlamda alexander'in kullandığı anlamıyla bağlantısı kuvvetli. [desen kelimesini kullanmayı planlıyordum, ama desen fransızca dessin kökünden geliyormuş (bkz) o da çizim, tasarım anlamına geliyor zaten farkedeceğiniz gibi. bu da istemediğim bir ikileme yaratıyor.]
27 Ağustos 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder