19 Temmuz 2011 Salı

ha şöyle.

bir yarışma teslimi daha yaptık. güzel oldu. kendi projemiz olduğu için de öyle düşünüyorum tabi. ama çok güzel oldu. dört başı mamur oldu. bir önceki yarışma tecrübesinin ardından, alınan dersler ile.. velhasıl, iş karmaşık. çok disiplinli çalışmak gerekiyor. devamlılık gerekiyor. herkes gezerken oturup çalışmak gerekiyor. alternatiflere alternatifler eklemek, her ölçeğin kendi hakkını vererek sistematik çalışmak, her aşamanın tüm temsillerini üretmek, onları karşına almak, bakmak, tartışmak, yeni denemeler yapmak ve bunu aylarca sürdürmek gerekiyor. tabi tasarım bitmiyor ama doğru noktada bazı konuları sabitleyip nihai sunumlara geçmek gerekiyor. ve sunum için yapılanlar da bitmiyor bitmiyor bitmiyor. o noktada kararlı bir kampa girip gece gündüz demeden çizmek modellemek boyamak gerekiyor. bitmiyor bitmiyor... yapıyorsun bitmiyor.. ne tasarlamak bitiyor ne sunmak bitiyor. ama yine de belli bir noktaya getirip teslimini yapıyorsun. eğer ana yerleşim ve kütle kararları, işlevsel dağılım ve projenin havası, görüntüsü toparlanmışsa tamamdır. buna bir de güzel çözülüp çizilmiş planlar, işlenmiş kesitler ve detaylı renderlar ekleyebildinse ufak tefek eksiklerin, şurda burda bir hatanın önemli olmadığını görüyorsun. sunumda acemilikler, hatalar olabilir diyorsun. projenin havası tuttu. çözümleri yerinde. fikirleri oturdu. raporun söyledikleri ve projenin söyledikleri arasında karşılıklılık var. belki de zamanla öğrenilen şeylerden biri de neye ne kadar zaman ayrılacağı, neyin daha önemli neyin daha geri planda kaldığı konuları..

asıl üzerine yazmak gereken konu ise şu: mesele yaratıcı tasarım yapamamak, yok rutinlere yenilmek, yok vasatlık falan değil.. doğru çerçeve bu değil. iyi proje yapmak-yapamamakla ilgili olarak kullanılacak kelimeler bunlar değil. o kadar az zaman ve yapılacak o kadar çok iş var ki.. o kadar kıt kaynaklarla öylesine belirsiz ve bazen de zor problemler üzerine gidiliyor ki.. bir sürü zaman ve mesai harcanıyor ve ne kadar çok harcansa daha çok zaman ve mesai gerekiyor. ve sonuçta olmadıysa, proje kötü olduysa, ekibin kendisi, yardıma gelenler, çilesini çeken etraftaki diğer insanlar.. yani tüm harcananlar ve çekilenlerin boşa olması ve bunun proje daha bitmeden bilinmesi çok tatsız oluyor. başarılı olacaksın. iyi proje yapacaksın. süreci yönetmek diye bir şey var. kendi haline bırakılamayacak kadar masraflı bir iş. kaynaklar kıt. zamanı doğru kullanmak ve çarçur etmemek gerekiyor. riski sadece gerekli ya da uygun olduğu yerde almak geri kalanında daha az savruk olmak gerekiyor. riskli süreçler örgütlemeden önce iki kere düşünmek lazım.

bütün bunların doktoram açısından da anlamlı yanları var. bir kere, birinci sınıf içinden bakılınca mimari tasarımın kendi problem alanı, teknik/bilgi alanı gözden yitebiliyor. ama böyle bir alan var ve oldukça engebeli. mimari tasarımın gerçekliğine yarışma süreçleri sayesinde yeniden yaklaştım. ve ikincisi, mimari tasarım sürecinin bir strüktürü var, aşamalar mevcut, süreç öyle rastgele falan değil, ne yapsan oluyor gibi bir durum yok. bunun da sebebi problemlerin karmaşıklığı ve istenenlerle ilgili çıtanın yüksekliği karşısında, zamanın ve becerilerin kısıtlı, deadline'ın yakın oluşu.

güzel bir proje yapmanın kendisi bir mükafatmış. onu da görüyorum. sonuçta ödül alırız ya da almayız, o, jüriye ve katılan diğer projelere de bağlı. ama çıkardığımız işle gurur duymak.

Hiç yorum yok: